18 Mayıs 2012 Cuma

Cengiz Özkan (1967 - .... )

Cengiz Özkan (1967 - .... )
Türkiye'nin yetiştirdiği bağlama ustalarından biri olan Cengiz Özkan, 1967 yılında Sivas’ın Divriği ilçesinde doğdu. Müziğe olan ilgisi küçük yaşlarda başladı. Ailesi ve çevresinin bu konuda etkisi oldu. İlköğrenimini İstanbul'da tamamladıktan sonra 1980 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi Türk Müziği Devlet Konservatuarı Çalgı Eğitim Bölümü’ne girdi. 1991 yılında mezun olduktan sonra İ.T.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü Türk Halk Müziği Ana Sanat Dalı'ında bölümünde Yüksek Lisans eğitimine başlayarak 1993 de mezun oldu.
1988-1991 yılları arasında İ.Ü. THM İcra Heyeti’nde saz sanatçısı olarak çalıştı. 1989 yılında girdiği TRT İstanbul Radyosu’nda akitli saz sanatçısı olarak çalışmaya başladı. 1998  yılında TRT İstanbul Radyosu’nda kadrolu saz sanatçısı olarak göreve  başladı. İlk resitalini 1998 yılında Muzaffer Sarısözen’in anısına Atatürk Kültür Merkezi’nde verdi.
İlk resitalini 1998 yılında Muzaffer Sarısözen’ in anısına Atatürk Kültür Merkezi’ nde veren Özkan, daha sonra. Almanya, Belçika, Hollanda, Fransa, İspanya, İtalya, Yunanistan, Danimarka, İsveç, Norveç gibi ülkelerde ve yurtiçinde önemli festivallere katıldı. Özkan Türkiye ve Türkiye dışında birçok konser verdi, birçok şenliğe ve konferansa katıldı.
Kırmızı Buğday 1997, Ah İstanbul 1999, Yare Dokunma 2001, Saklarım Gözümde Güzelliğin (Aşık Veysel Türküleri) 2003 adlı albümleri yayınlandı. 2002 yılında hocası Nida Tüfekçi anısına ikinci resitalini verdi. Kadıköy, Kartal, Eminönü, Zeytinburnu, Beşiktaş, Beyoğlu ve Amasra Halk Eğitim Merkezlerinde çeşitli dönemlerde usta öğretici olarak çalıştı.
Yurtdışı ve yurtiçinde birçok festivallere katıldı. Evli ve bir kız babası olan Cengiz Özkan, TRT İstanbul Radyosu’nda saz sanatçısı olarak görevine devam etmektedir.



Albümleri 

  Kırmızı Buğday (1998)
  Ah İstanbul (2001)
  Yâre Dokunma (2001, Muharrem Temiz ile birlikte)
Saklarım Gözümde Güzelliğini - Aşık Veysel Türküleri (2003)
  Gelin (2005)

TV Çalışmaları 

Pusat (2007)
  KURTLAR VADİSİ
RECEP TÜRK
 Türkler Çıldırmış Olmalı(film 2009)

Kaynaklar:


Hazırlayan: Harun ULUDAĞ

İBRAHİM EREN AĞA

İBRAHİM EREN AĞA
Saz şairi. (d.Sincan Bucağı/Divriği/1914-ö.7.7.1998). Babası Kömüoğulları’ndan  Recep’tir. Bir yaşına girmeden, babası asker olup Doğu Cephesine sevk edildi. Bir daha da geri dönmedi. Yetim kalan beş kız, iki oğlanı annesi ve dayısı büyüttü. İlkokulu altı senede bitiren İbrahim, 14-15 yaşlarında iken çalgıya heves etti. Kışın boş zamanlarını saz ve keman çalarak geçiriyordu. Askerde jandarma sınıfına ayrılıp, onbaşı oldu ve Şile’nin Alaca Bucağı’nda karakol komutanlığı yaptı. Teskere alıp da eve dönünce, Diktaş Köyünden Nigar adındaki kızla evlendi. Ondört ay da ihtiyat askerliği yaptı. Uzun bir hastalığı müteakip ilk eşi öldü. 12 sene sonu Karyağdı köyünden Adile’yi aldı. Köyde yeteri kadar arazisi olmadığı için geçim sıkıntısı içindeydi. Zaman zaman bazı komşuları gibi İstanbul’a gitmeyi düşündü. Birgün evi barkı toparlayıp, kalkıp geldi. Bir dükkan açıp tam 12yıl saz ticareti yaptı.
               Ağa Eren, imalinde olduğu gibi, saz çalmanın da değerli bir ustasıydı. Muzaffer Sarısözen ondan çok türkü derledi. Bir kimse ne kadar dikkat ederse etsin parmaklarının hangi tele bastığını anlamakta zorlanırdı. Bir derleme esnasında güçlük çeken Sarısözen, “İbrahim senin parmakların puştluk ediyor.” demişti.
               Dayısı Sincanlı (Divriği) kurbaniye özenmiş olmalı ki, o da şair. Kendi yazıp, yine kendi besteliyor. Halk arasında adı “Ağadayı”. Ağa mahlası bu sanın kısaltılmışı.
          
1
Hiç olmaz mı şu aşkıma bir derman
Yandı yürek kebap oldu elbette
Ol yardır aşıkın derdine derman
Artar bu yareler sönmez elbette

Aşığa her zaman maşuk gerektir
Maşuksuz aşığa her söz emektir
Var olan dünyada bir aynelhaktır
O sultana layık olur elbette

Aşıkın maşuka yalvarmak işi
Maşuksuz aşığın nerede işi
Maşuka yalvar ki bulasın eşi
Ağlar bu gözlerim çağlar elbette

Vur sazına söyle Ağa Eren’im
Canansız değilim yoktur gümanım
Yaremi emleyen odur dermanım
Fermanım ol yare bağlı elbette

Hazırlayan: Harun ULUDAĞ

MUHLİS AKARSU

MUHLİS AKARSU  (Minare Köyü Kangal / 1948 – ö . Sivas / 2 Temmuz 1993 )

Dersimlioğlu Bayram ile Nazife ‘nin oğlu. Fazla öğrenim görmedi . 4. Sınıfa kadar  Sivas Fevzipaşa ilkokulunda 5. Sınıf çetinkaya da okudu. (1960)ortaokula malataya Tarsus ve İstanbul da devam etti. Son sınıfta iken komilik ,gazete satıcılığı ve çeşitli işler yaptı . 1968 de askere gitti 1970 de terhis oldu. Sivasta  iken Davut sulari ile Zaralı Halil söyler sık sık evlerine gelirdi. Denebilir ki ilk şiir zevkini  onlardan aldı . sesi güzeldi , sazı da bir hayli ilerletmişti. İlk plağını Malatya da iken odeon adoldurdu. (1965)
         Çok geçmeden arif sağ la tanıştı , ömrünün sonuna kadar ondan ayrılmadı. Her yere birlikte gitti , beraberce çaldılar ,çığırdılar. 19732 te mahalli sanatçı sanısıyla TRT de bant doldurdu . bir ara kral plak şirketine , Oluklu Kutu Fabrikasına ortak oldu. Lokanta açtı, Pınar Müzik firmasının sahibi oldu. 1991’de Ozan Cafeyi çalıştırmaya başladı.
                Bizzat doldurduğu 150’ye yakın plağı, 2 uzunçaları ve 20 kaseti vardı. Yurt içinde ve yurt dışında 300’e yakın konser verdi. 400’ün üstündeki şiirlerinin hepsi bantlarda kayıtlıdır.
                “Şairlerden kimleri okuyorsun?” diye sorulmuştu, “okumuyorum, ya onların etkisinde kalırım yahut farkında olmadan başkasının dizelerini kullanırım diye çekiniyorum. En iyisi okumamak diye düşünüyorum” dedi.
                Yine Arif Sağ ile birlikte, Pir Sultan Abdal Etkinliklerine katılmak için Sivas’a gitmişti. 2 Temmuz olaylarında Madımak Oteli’nde dumandan boğularak öldü.
NE SEVDİĞİN BELLİ
Ey sevgili sana şikayetim var
Ne sevdiğin belli ne sevmediğin
Ben de bir insanım bir de canım var
Ne sevdiğin belli ne sevmediğin

Eski günler hayalimden gitmiyor
Dün dediğin bugünkünü tutmuyor
Yiğidim ya sana gücüm yetmiyor
Ne sevdiğin belli ne sevmediğin

Akarsu’yum böyle miydi ahtımız
Onun için viran oldu tahtımız
Umudum yok gülmez gayrı bahtımız
Ne sevdiğin belli ne sevmediğin
Kaynak: Sıvas Meşhuları Cilt - 1 (İbrahim Aslanoğlu) 
Hazırlayan: Harun ULUDAĞ

16 Mayıs 2012 Çarşamba

REFİK KORALTAN (Divriği 1890- İstanbul 1974)

REFİK KORALTAN (Divriği 1890- İstanbul 1974)
Hukukçu,  yönetici TBMM Başkanı. Memiş Paşa-zade Ali Efendi’nin oğludur.
Rüştiyeyi memleketinde, orta öğrenimini İstanbul Mercan İdadisinde bitirdi. İstanbul Hukuk Fakültesi’nden mezun olunca(1914), devlet hizmetine girdi. Bursa’da savcı yardımcılığı, Gelibolu ve Karamanda savcılık, Pozantı’da Polis Müfettişliği (1916), Trabzon’da Polis Müdürlüğü yaptı(1918). Aynı yılın ekim ayında Trabzon Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin kurucuları arasında yer aldı. Bu davranışı nedeniyle Damat Ferit hükümeti görevine son verince, İstanbul’a gitti ve avukatlık yapmaya başladı. Kısa süre sonra Konya’ya geçti ve İstiklal Mücadelesi’ni orada sürdürdü. Ankara’da “Türkiye Komünist Fırkası”nın kurucuları arasında yer aldı(1920). Aynı yıl milletvekili seçilip 23 Nisan’da açılan B.M.M.’nin ilk oturumuna katıldı. Aralıksız 15 yıl bu görevinde kaldı.  Meclis divan katipliği, Maliye Encümeni üyeliği, CHP grup başkan vekilliği, İstanbul İstiklal Mahkemesi üyeliği, 5 numaralı İstiklal Mahkemesi başkanlığı yaptı.Çoruh, Trabzon daha sonra İçel ve Bursa valiliğine atandı. İçel milletvekilliği sıfatıyla tekrar TBMM’ye döndü (1942).  Celal Bayar, Adanan Menderes ve Fuat Köprülü ile birlikte dörtlü bir takrir verip, CHP tüzüğünde bazı maddelerde değişiklik yapılarak demokratik rejime geçilmesini istedi(1945).  Arkadaşları ile birlikte CHP’den ayrılıp DP’yi kurdu(1946). 1950’de DP yönetimi üstlenince TBMM başkanlığına  getirildi. İçel ve Kocaeli’yi temsil etti(1957). 27 Mayıs 1960’da silahlı kuvvetler  yönetime el koyunca göz altına alındı ve Yassıada’ya  gönderildi. Yargılama sonunda ölüme mahkûm edildi ise de bu cezası müebbet hapse çevrildi. 1966’da kabul edilen bir yasa ile serbest bırakıldı. Nisan 1974’te siyasi hakları geri verildi.
KAYNAK: Sivas Meşhurları(İbrahim Aslanoğlu)
Editör: M.Erman Aslanoğlu
SİVAS 2006 CİLT1 SAYFA: 403
Hazırlayan: Ferhat GÜN

NURİ DEMİRAĞ (Divriği 1886-İstanbul 1957)

NURİ DEMİRAĞ (Divriği 1886-İstanbul 1957)
İş ve siyaset adamı.Babası Ömer annesi Ayşe Hanım.
Divriği Rüştiye Mektebi’nde “Aliyülala”derece ile mezun oldu.Divriği Rüştiye Mektebi “muallimi sani vekilliği”yaptı(1902).Divriği Mal Kalemi’ne stajyer olarak devam etti(1905).Sonra Ziraat Bankası’na geçti(1906).Kangal Ziraat Bankası muhasebe katipliği yaptı.Kendi ifadesiyle:
“Divriği Ziraat Bankası’nda mülazimeten çalışmakta iken Sivas’ta açılan Kangal Ziraat Bankası muhasebe katipliği için yapılan müsabakada muvaffak olarak nüfusta 305 tevellütlü gösterilmiş olduğundan yaşımdan dolayı memuriyete kabul edilmem için 20’den gün alanların memuriyete kabul edilmemelerinden sinim 302 olarak tashihle 20’ye iblağ edilerek bu vazifeye tayin edildi.”Koçkiri Ziraat Bnkası memurluğu(1908-1911),Haköy Mal Müdürlüğü Yardımcılığı,Beyoğlu Muhasebe Tahsilat Tetkik Memurluğu(1911-1912)Varidat Muamelat Katipliği(1912-13),Beyoğlu Muhasebesi 2.şube Başkatipliği(1913-14),Beyoğlu muhasebeciliği Başkatipliği(1914),Beşiktaş Validat Tahakkuk Memurluğu(1914-18),İstanbul Vilayeti Vlidat Müveyyizliği(1918-19),Bandrol Baş Memurluğu(1919-20),İstanbul Vilayeti Tahakkuk Müfettişliği(1920) görevlerinde bulundu.10 Temmuz1920’de memuriyetten istifa ile 35 yıl ticaretle uğraştı.
   Mütareke sırasında “Türk Zaferi Sigara Kağıdı”imalatı ve hırdavat ticareti yaptı.40’a yakın ticaret,mümessillik,müteahhitlik,ithalat,ihracat fabrikalı tesisleri,uçak ve tank imalatı ve tamirat atölyeleri,büyük demiryolu(Sivas-Erzurum (1938-39),şoseler,fabrika ve büyük bina,okul inşaatları,maden imtiyaz ve işletmeleri gibi alanlarda faaliyet gösterdi.Sivil uçak okulu kurarak pilot,makinist ve yapıcı personel(TBMM’deki biyografisinden) yetiştirdi.
   Cumhuriyet tarihinde üçüncü kez çok partili döneme geçişte(1945)ilk muhalefet parti olan Milli Kalkınma Partisi’nin kurucuları arasında yer aldı ve genel başkanlığını üstlendi.Kuzguncuk paşa limanındaki köşkünde verdiği kuzu ziyafetlerinden ötürü partisi siyasi hayatta “kuzu partisi” olarak tanındı.1954 genel seçimlerinde DP listesinde TBMM’ye girdi.
Sivas Meşhurları(İbrahim Aslanoğlu)
Editör:M.Erman Aslanoğlu
SİVAS 2006 CİLT1 SAYFA:247
Hazırlayan: Ferhat GÜN


İLHAN BAŞGÖZ

 İLHAN BAŞGÖZ
Araştırmacı,yazar,öğretim üyesi.Sivas Lisesi’ni(1940),Ankara Üniversitesi DTCF Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünü bitirdi(1945).Aynı fakültede Halk Edebiyatı ve Folklor Kürsüsü Başkanı Prof.Dr.Pertev Naili Boratav’ın asistanı oldu.Öğrencilik yıllarında başlattığı folklor çalışmalarını burada da sürdürdü.”Biyografik Halk Hikayeleri” adlı teziyle “doktor”ünvanı kazandı(1949).Kürsü siyasal nedenlerle kaldırılınca Tokat Lisesi’nde edeiyat öğretmenliği yaptı(1950-52).Ceza Yasasının 141.maddesine aykırı eylemlerinden dolayı tutuklandı ve 2 yıla hüküm giydi(1953).Çok sürmeden af yasası gereğince cezası kaldırıldı.İngiltere’ye gitti ve bir süre orada kaldı.Ford vakfının bursuyla Amerika’ya gitti,ikişer yıl Los Angeles ve Clifornia’da Berkeley Üniversitesinde araştırmacılık göreviyle çalıştı.İndiana Üniversitesi Ural-Altay dilleri bölümünde öğretim üyeliğine atandı.Türk araştırmaları programının yöneticiliğini üstlendi.Prof. oldu(1975).Amerikan Folklor Derneğinin onur üyeliğine seçildi(1968).Bir ara Boğaziçi Üniversitesi’nde Türk Edebiyatı okutmuş.
    Özellikle Halk Edebiyatı ve folklor konusunda değerli çalışmlalar yapan Başgöz,Türk folklorunun Amerika’da tanınmasında yoğun çalışmalar yaptı.Bu nedenle uluslararası üne kavuştu.Buradaki yazıları Seçilmiş Öyküler,Dost,Yeni Ufuklar,Türk Dili,Milliyet Sanat ve diğer dergilerde yayınlandı.
YAPITLARI
Doğu Anadolu’da Folklor Derlemeleri(1947)
İzahlı Türk Halk Edebiyatı Antolojisi(1956)
Köroğlu(1958)
İstanbul Folklor Üzerine Bir Bibliyoğrafya Denemesi(1959)
Türkiye Cumhuriyeti’nde Milli Eğitim ve Atatürk(H.E.Wilson ile 1968)
Türk Bilmeceleri Külliyatı(Andreas Tietze ile 1973)
Türk Folkloru El Kitabı(1971)
Karacaoğlan(1977)
Çocuklar İçin Bilmeceler(1978)
Ali İzzet Özkan(1979)
Folklor Yazıları(1986)
KAYNAK
Sivas Meşhurları(İbrahim Aslanoğlu)
Editör:M.Erman Aslanoğlu
SİVAS 2006 CİLT1 SAYFA:193
Hazırlayan: Ferhat GÜN

YAVUZ BÜLENT BAKİLER

YAVUZ BÜLENT BAKİLER 
(Sıvas/1936) Avukat,  Tv programcısı, Gazeteci

Nüfus Müdürü Cezmi Bey’in oğludur. Dedeleri Azerbaycan Cumhuriyeti Karabağ Bölgesi’ndeki Ağnam köyünden Türkiye’ye göç etmişti.
İlkokulu Sıvas’ta Ziya Gökalp’de ortaokulu 4 Eylül Lisesi orta kısmında okudu. Lise öğrenimini Sıvas, Gaziantep ve Malatya illerinde tamamladı (1955). Ankara Hukuk Fakültesin’nden mezun oldu (1960). Yedek subaylığını Çankaya’da Muhafız Alayı’nda yaptı (1961-1963). Terhis olduktan sonra Metal-İş Federasyonu’nda bir süre Eğitim  ve Araştırma Müdürü olarak çalıştı. Oradan da Ankara Radyosu’na geçti ve radyonun çeşitli servislerinde kültür programları hazırlayarak sundu (1964-68). Buradan kendi isteğiyle ayrılıp Sıvas’a yerleşti ve avukatlık yaptı (1969-1974). Aynı zamanda siyasi çalışmalara katıldı; 4 yıl AP Sıvas il başkanlığı görevini üstlendi. Ama siyasetten hoşlanmadığı için tekrar Ankara’ya döndü. Başbakanlık Toprak ve Tarım Reformu Müsteşarlığı’na hukuk müşaviri olarak atandı(1974-1975). Buradan da Ankara Televizyonu’na program araştırmacısı ve yapımcılığına geçti (1975-1979). Daha sonra Kültür Bakanlığı’na Müsteşar Yardımcısı olarak tayini çıktı. Bir yıl bu görevde kaldı. 12 Eylül harekatıyla birlikte bakanlık müşavirliğine çekildi. Fikri Sağlar’ın Kültür Bakanlığı sırasında Batman’a gönderilmek istenince, Başbakanlık Müşavirliği’ne alındı. Buradan da emekli oldu. Halen özel televizyonlarda program yapımcılığı  ve yapım danışmanlığının yanı sıra H.O. Tercüman gazetesinde fıkra yazarlığını da sürdürmektedir (2005).
Şairliğini konu edinen bir açıklamasında diyor ki: “Şiir yazmaya halk tarzında başladım. İlk şiirlerimde hep vezinli-kafiyeli idi. Lise tahsilimde serbest vezinle tanıştım. Serbest vezinde yazmak –belki de- ölçülü yazmaktan daha kolay olduğu için, halk tarzından vazgeçtim. Benim şiirlerim, halk şiirimizle klasik şiirimiz arasında bir bağ gibidir, diyebilirim.
“Sıvas halk şairlerinin, ta çocukluk yıllarımdan beri bana büyük tesirleri olmuştur. Şiirimde de, bazı halk şairleri, omuzlarına astıkları sazlarıyla sokak sokak dolaşır, beş-on kuruş karşılığında çalıp söylerlerdi. Oğulları askere gidenler, bir yakınalrını kaybedenler, bir hastası olanlar, sevdiğinden yüz bulamayanlar; haber alamayanalar… O aşıkları, bahçelerine çağırırlar, kendi acıları ve  ümidleri üzerine çalıp-söylemelerini isterlerdi. İşte ben de o aşıkların peşlerine takılır, söylediklerine merakla kulak verirdim. Anlattığım sazlı-sözlü toplantılar,  zamanla, bende de kafiyeli söz söyleme merakı uyandırdı. İlkokulu başladım. Ziya Gökalp İlkokulu’nda sınıf öğretmenimiz Makbule Yurter idi. Vereceği dersin konusuna göre, sınıfın üç şairine şiirler ısmarlardı. O güç şairden biri de bendim. O yıllarda yazdıklarımı şimdi hep gülerek, kendimle eğlenerek hatırlıyorum. Mesela derste, sindirim sistemini mi okuyacağız ikinci günü: ‘Sindirim yollarında/Barsakların kollarında’ diye başlayan ısmarlama şiirlerim(!)  renkli kalemlerle yazılmış olurdu. Coğrafya dersinde Japonya’yı mı okuyacağız ‘Japonya’da çiçek bahçeleri var/Japonlar çekik gözlü insanlar’ diye döktürürdüm. Makbule öğretmen Sıvas için şiir mi istiyor! Hemen: ‘Görünce dağlar başından yasın/Dolar çeşmelerden güğümün, tasın/Aman toprağına usul basın/Her taşı zümrüttür çünkü Sıvas’ın’ diye övünürdüm.
İlkokul tekerlemelerim hep böyle yuvarlanıp gitti. Orta okul 4 Eylül Sivas erkek lisesinin orta kısmında okudum. Türkçe öğretmenimiz Muammer Dülger idi. Onun çok tesiri altında kaldım. Çok güzel şiir okur, çok güzel konuşurdu. Ömer Bedreddin’den, Kemallettin Kamu’dan, Yahya Kemal’den ezberllettiği şiirler hale hatrımdadır. Lise öğrencisi iken İstanbul basınıyla tanıştım. 1953 yılında, serbest vezinle yazdığım şiirler İstanbul’da yayınlanan Türk Sanatı dergisinde çıkmaya başladı.
ESERLERİ
Yalnızlık, şiirler (1962)
Şiirimizde Ana, antoloji (1967)
Sivas’a Şiir, İsmail Efendi (Sivas,1969)
Duvak, şiirler (1971),
Antoloji (1973)
Üsküp’ten Kosova’ya, gezi notları (1979)
Seninle, şiirler (1987)
Aşık Veysel, inceleme (1986)
Nereye Gidiyor Bu Dünya; İkinci Ses; Feryat/Bahtiyar Vahapzade; Azarbeycan Türkçesi’nden Türkiye Türkçesi’ne aktaran: Yavuz Bülent (1991)
Mehmet Akif’in Çağdaş Türkiye İdeali, konferanslar

Avrupa’da Türk İzleri (video kaydı) Metin Yazarı: Yavuz Bülent Bakiler (1991)

Türkistan Türkistan, gezi notları (1997)
Harman, şiir (2001)
Arif Nihat Asya’nın Sevgi Mektupları (2001).[1]
















SEDAT VEYİS ÖRNEK (Zara/1927-Ankara/1980) Profesör öğretim üyesi ve yazar
Sivas Lisesi, Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi mezunudur. Konya’da üç ay öğretmenlik yaptıktan sonra silah altına alındı. Askerliğini Kore’de yaptı. Terhisine müteakip Almanya’ya gitti ve Tubingen Üniversitesi’de dinler tarihi ve etnoloji konusunda doktıra yaptı. Dönşünde Ankara Dil Tarih Coğrafya Fakültesi’nde etnoloji asistanı, doçent ve profesör oldu.
Viyana, Bonn ve Göttingen Üniversitelerinde araştırmalar yaptı. Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi’nde Etnoloji Kürsüsü öğretim üyesi ve 1980 ‘de kurulan Hlk Bilim Kürsüsü başakanı olmuştur. İzmir Güzel Sanatla Fakültesi’nde ve Elazığ Fırat Üniversitesi’nde dersler veriyordu.
Yaşamı  boyunca yaptığı çalışmalar iki ana bölmde toplanabilir.
1-    Hikayeciliği ve Tiyatro yazarlığı
2-    Folklor ve Etnoloji. 
Lise öğrencisiyken hikayelerini Sivas’taki gazetelerde sonra da Varlık ve Yeditepe yayınlanmaya başladı. 1948’te yazdığı Modern Lokanta Sivas Halkevinde ssahnelendi. Başrolde kendisi oynadı. Diğer oyunlarında ‘Kurt’, İstanbul Şehir Tiyatrolarında ‘Pirinçler Yeşerecek’, Ankara Devlet Tiyatrosunda oynandı. ‘Manda Gözü’ Türkiye radyolarında yayaınlandı. Bu son oyunu meydan oyuncuları tarafından da sahnelendi.
Şerafettin Turan’ın da  dediği gibi ‘Sedat Veyis, hiç kuşkusuz ki, halk Bilim alanında ülkemizin en önde gelen araştırıcılarında ve bilim adamlarından biriydi. Yolunu kendisi açan, tututuğu yolada ilerleyip kendi çanbasıyla öncü durumuna yükselen bir bilim adamı Anadolu’nun bağrından kopan birçok genç gibi o da çocukluğunda düşlediği ‘tiyatro sanatçısı’ olamamaış, olayların sürüklenmesiyle yükseköğrenimini başka bir dalda görmüştü. Bununla birlikte diplomanın hjer şey demek olmadığını kanıtlarcasına, doktora öğreniminde etnolji ve folklora yönele Veyis kısa sürede bu alanın yetkili ve verimli bir temsilcisi olmuştu.
Yayınalanan Eserleri:
Sivas ve Çevresinde Hayatın Çeşitli Safhalarıyla ilgili Batıl İnançların ve Büyüsel İşlemlerin Etnolojik Tetkiki,
Etnolji Sözlüğü,
İlkellerde Din,
Büyü,
Sanat,
Efsane,
Anadolu Folklorunda Ölüm,
Budinbilim Terimleri Sözlüğü,
Türk Halk Bilimi,
Geleneksel Kültürümüzde Çocuk.

Kaynak: Sıvas Meşhurları II (İbrahim Aslanoğlu)
Editör: M. Erman Aslanoğlu sayfa: 238 Cilt II/ Sivas 1000 Temel Eser
Hazırlayan: Fatih AYDIN


[1]Sıvas Meşhurları I (İbrahim Aslanoğlu)
Editör: M. Erman Aslanoğlu sayfa: 172-173Cilt I/ Sivas 1000 Temel Eser

MUZAFFER SARISÖZEN


MUZAFFER SARISÖZEN (Sıvas/1899 - Ankara/1963)
Eğitimci, Türk Halk Müziği Uzmanı, “Yurttan Sesler”in Kurucusu
Babası Sarıhatipzadelerden Şeyh Hüseyin Hüsnü Efendi, annesi Zeliha Hanım. Sarıhatipzadeler Sıvas’ta “Saçlıefendiler” diye de anıldıkları için Muzaffer Sarısözen de “Saçlıların Muzaffer” diye tanındı. İlkokulu Sıvas’ta okudu. Sivas Lisesi’nin 8. Sınıfında iken öğrenimini yarıda bıraktı. Daha o yıllarda müziğe karşı olan yeteneği ortaya çıkmaya başladı. Bağlama ve ud çalmadaki kabiliyetini gören hemşehrileri onun İstanbul Belediye Konservatuarı’na gitmesini sağladılar. Burada 4 yıl öğrenim gören Sarısözen, bir süre, konservatuar müdürü Yusuf Ziya Demircioğlu’yla birlikte folklorla ilgili çalışmalar yaptı.[1] Konservatuarda iki yıl öğrenim gördükten sonra Sıvas’a döndü. Yakın arkadaşı Öğretmen Okulu müzik öğretmeni Hüseyin Kaya ile birlikte Sıvas’ta Batı müziği öğreten kurs tipi bir okul açtı. Batı müziği öğrenmeye hevesli gençler bulunamadığından bu okul kısa zamanda kapandı.

Halk oyunlarından halaylarla ilişkin ilk yazılar Sarısözen’in imzasıyla 1930’lu yıllarda bazı gazete ve dergilerde yayımlanmaya başladı.[2]

Ahmet Kutsi Tecer’in Sıvas’ta kurduğu “Halk Şairlerini Koruma Derneği”nde kurucu üye olarak da yer aldı (1930). Dernek, aynı yıl Sıvas’ta ilk şairler bayramını düzenledi ( 5 Kasım 1931). Halk Şairleri Bayramı dolayısıyla bastırılan kitapta Sarısözen’in “Sıvas Halayları” başlıklı bir yazısı yayınlandı. Saffet Arıkan’ın Milli Eğitim Bakanlığı zamanında bütün yurtta halk müziği derlemeleri yapılması kararlaştırlmıştı. A. Kutsi Tecer’in tavsiyesi ile, Almanya’dan getirilen cihazlarla Ankara’dan Sıvas’a hareket eden H. Bedii Yönetken, Ulvi Cemal Erkin, Hasan Ferit Alnar,Necil Kazım Akses ve bir teknisyenden kurulu derleme ekibine Sıvas Lisesi müzik öğretmeni olarak o da katıldı.
1937-1952 yılları arasında resmî ve özel olmak üzere on altı derleme ve araştırma gezisi yapmıştır. Sarısözen, bu derlemelerde elde edilen ezgilerin uygulama çalışmalarına da katılır, bunların notaya aktarılmasına ön ayak olur ve böylelikle radyonun halk müziği repertuarı oluşur.[3]
Halil Bedii Yönetken Sarısözen’in ilk derleme gezisindeki çalışmalarından bahsederken diyor ki: “Onun Sıvaslı oluşu, Sıvas’ı iyi tanıması bu ilk derlemede büyük faydalar sağlamıştır. Sarısözen, Sıvas dolayları müzik ve oyun folklorunu çok iyi tanıdığı gibi Sümmani, Ruhsati, Emrah, Virani, Veysel ve Şarkışlalı diğer aşıkların edebiyatını da iyi tanıyor, yerli lehçeyi iyi bildiği için aşıkların söyledeiklerini iyi anlıyor, onlardan derlenen ezgilerin metinlerini kolayca ve dosdoğru kaydediyordu. Ayrıca saz da çaldığı için derlemede nerede, ne cins sazla karşılaştıysak düzenleri, vesaire hakkında müsbet bilgiler ediniyorduk.
“Sarısözen, bu ilk resmi  derleme heyetinde Sıvas ve dolayları müzik folklorunu tanıtmada ideal önder olmuş, o yıl Malatya, Kemaliye, Erzincan, Erzurum, Rize ve Trabzon derlemelrinde de aynı değerli yardımlarda bulunmuştu.
“Halkla konuşmasını, halkı konuşturmasını biliyordu, halk kendisi hiç yadırgamıyordu. Halka karşı daima büyük bir saygı gösteriyor, bütün insanları akrabasıymış gibi telakki ediyordu”. (H.B. Yönetken “Sarısözen’i Kaybettik”, TFA, S.163, s. 2979-2981).
Bu çalışmalarıyla dikkatleri çeken Sarısözen Ankara Devlet Konservatuarı Folklor Arşivi Şefliği’ne tayin edildi. Bu görevinin yanısıra Halk Musikisi Tarihi ve Milli Oyunlar öğretmenliği de yaptı.
1940 yılında Sarısözen “Yurttan Sesler” programlarına başladı. “Bir Türkü Öğrenelim” anonsuyla memleket türkülerinin bütün yurda yayılmasını sağladı. Derlemeler sırasında keşfettiği mahalli sanatçıları radyo programlarına çıkardı. Ankara, İstanbul, İzmir radyolarında görev yapan birçok ses ve saz sanatçısı yetiştirdi. İtalya ve İspanya’daki uluslararası halk oyunları festivallerine ilk defa gönderilen halk oyunları ekiplerine başkanlık etti. “Halk Oyunlarını Yaşatma ve Yayma Tesisi”ni kurdu.  


Geçirdiği bir prostat ameliyatı sonucu eski sağlığına bir türlü kavuşamadı ve Ankara Devlet Demiryolları Hastanesi’nde vefat etti. Mezarı Ankara Asri mezarlıktaki aile kabristanındadır.
Halk müziği ses sanatçısı Neriman Altındağ ile evliliğinden Memil adında bir oğlu olan Sarısözen Türk milletinin sanat değerlerine adamış değerli bir aydın, yurtsever bir memleket evladıydı.
Makalelerini: Duygu ve Düşünce, Ülkü, Çorumlu, Radyo ve Güzel Sanatlar dergilerinde yayınladı.
Eserleri:
Seçme Köy Türküleri (1941),
Yurttan Sesler (1952),
Türk Halk Musikisi Usülleri (1962).[4]
Hazırlayan: Fatih AYDIN




[1]  http://tr.wikipedia.org/wiki/Muzaffer_Sar%C4%B1s%C3%B6zen


[2] http://tr.wikipedia.org/wiki/Muzaffer_Sar%C4%B1s%C3%B6zen


[3] http://www.turkiyekulturportali.gov.tr/Sayfalar/KimKimdir/Muzaffer%20Sar%C4%B1s%C3%B6zen.aspx

[4] Sıvas Meşhurları II (İbrahim Aslanoğlu)
  Editör: M. Erman Aslanoğlu sayfa: 359-360 Cilt II/ Sivas 1000 Temel Eser
Hazırlayan: Fatih AYDIN

SEDAT VEYİS ÖRNEK


SEDAT VEYİS ÖRNEK 
(Zara/1927-Ankara/1980) Profesör öğretim üyesi ve yazar
Sivas Lisesi, Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi mezunudur. Konya’da üç ay öğretmenlik yaptıktan sonra silah altına alındı. Askerliğini Kore’de yaptı. Terhisine müteakip Almanya’ya gitti ve Tubingen Üniversitesi’de dinler tarihi ve etnoloji konusunda doktıra yaptı. Dönşünde Ankara Dil Tarih Coğrafya Fakültesi’nde etnoloji asistanı, doçent ve profesör oldu.
Viyana, Bonn ve Göttingen Üniversitelerinde araştırmalar yaptı. Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi’nde Etnoloji Kürsüsü öğretim üyesi ve 1980 ‘de kurulan Hlk Bilim Kürsüsü başakanı olmuştur. İzmir Güzel Sanatla Fakültesi’nde ve Elazığ Fırat Üniversitesi’nde dersler veriyordu.
Yaşamı  boyunca yaptığı çalışmalar iki ana bölmde toplanabilir.
1-    Hikayeciliği ve Tiyatro yazarlığı
2-    Folklor ve Etnoloji. 
Lise öğrencisiyken hikayelerini Sivas’taki gazetelerde sonra da Varlık ve Yeditepe yayınlanmaya başladı. 1948’te yazdığı Modern Lokanta Sivas Halkevinde ssahnelendi. Başrolde kendisi oynadı. Diğer oyunlarında ‘Kurt’, İstanbul Şehir Tiyatrolarında ‘Pirinçler Yeşerecek’, Ankara Devlet Tiyatrosunda oynandı. ‘Manda Gözü’ Türkiye radyolarında yayaınlandı. Bu son oyunu meydan oyuncuları tarafından da sahnelendi.
Şerafettin Turan’ın da  dediği gibi ‘Sedat Veyis, hiç kuşkusuz ki, halk Bilim alanında ülkemizin en önde gelen araştırıcılarında ve bilim adamlarından biriydi. Yolunu kendisi açan, tututuğu yolada ilerleyip kendi çanbasıyla öncü durumuna yükselen bir bilim adamı Anadolu’nun bağrından kopan birçok genç gibi o da çocukluğunda düşlediği ‘tiyatro sanatçısı’ olamamaış, olayların sürüklenmesiyle yükseköğrenimini başka bir dalda görmüştü. Bununla birlikte diplomanın hjer şey demek olmadığını kanıtlarcasına, doktora öğreniminde etnolji ve folklora yönele Veyis kısa sürede bu alanın yetkili ve verimli bir temsilcisi olmuştu.
Yayınalanan Eserleri:
Sivas ve Çevresinde Hayatın Çeşitli Safhalarıyla ilgili Batıl İnançların ve Büyüsel İşlemlerin Etnolojik Tetkiki,
Etnolji Sözlüğü,
İlkellerde Din,
Büyü,
Sanat,
Efsane,
Anadolu Folklorunda Ölüm,
Budinbilim Terimleri Sözlüğü,
Türk Halk Bilimi,
Geleneksel Kültürümüzde Çocuk.

Kaynak: Sıvas Meşhurları II (İbrahim Aslanoğlu)
Editör: M. Erman Aslanoğlu sayfa: 238 Cilt II/ Sivas 1000 Temel Eser
Hazırlayan: Fatih AYDIN


















































Ahmet Necip GÜNAYDIN

GÜNAYDIN, A.Necip. Öğretim üyesi 
(Sivas/1955)

İlk ve orta öğrenimini Sivas’ta yaptı , 1976-77 , Bursa Eğitim Enstitüsü Sosyal Bilgiler Bölümünden mezun  olarak öğretmenlik mesleğine başladı. Erzincan’da ve Sivas’ta orta dereceli öğrenim kurumlarında görev yaptı.1981 yılında Tuzla Piyade Okulunda askerliğini tamamladı.Anadolu Üniversitesi Tarih bölümünde  lisansı tamamladıktan sonra 1996 yılında Cumhuriyet Üniversitesinde Atatürk İlkeleri ve İnkılap tarihi bölümünde okutman olarak göreve başladı.halen bu görevini sürdürmektedir.İnönü Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsünde ‘ Yakınçağ Tarihi’ yüksek lisans yaptı.Evli ve iki çoçuk babası. ‘’Milli Mücedele ve 4 Eylül Sivas Kongresi ‘’ isimli yayınlanmış bir kitabı bulunmaktadır.

Mehmet Şükrü AKKAYA

Mehmet Şükrü AKKAYA
[Doç. Dr. ] Yazar, dilci,(d. Sivas\1894-ö.İstanbul\1971).

Kuleli Askeri Lisesi’ni bitirdi. Harp Okulu’nun son sınıfında iken I. Dünya Savaşı’nın çıkması üzerine gönüllü olarak orduya katıldı(1914). Çanakkale Cephesinde yaralanıp geri hizmete alındı. 1927’de dil ve tarih öğrenimi için Almanya’ya gitti. Berlin Üniversitesi’nde doktora yaptı. Dönüşünde Türk Dil Kurumu’nda uzman olarak çalıştı(1934-1941). Ankara’daki bazı yüksek okullarda Almanca öğretmenliği yaptı. 1935’de Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’nde doçent oldu. Buradaki görevinden emekliye ayrıldı(1935).
Eserleri: Askerlik, İdare, Siyaset İçin Istılah Olabilecek Türkçe Sözler(5cilt,1933), Eti Tarihi  ve Medeniyeti(1934), Orta Anadolu’da Bir Dolaşma Tesiri(1936), Türk Fonetiği(Prof. Besgestrasser’den çeviri 1936), Tarih İlmine Giriş (Prof. E. Bernheim’den çeviri 1936), Sümer Dilinin Babil Diline Tesiri (1937), Tarih İlmi ve Tezimiz (1937), Tarih İlminin Tarihi ( II. Bölüm 1938), Tarin Tarihine Kuşbakışı (1938), Dil Düzelmesi Üzerine Düşünceler (1941), Der Gegenwaertige Stand der Wissenschaftlichen Lexikograp 1953).

VEHBİ CEM AŞKUN

VEHBİ CEM AŞKUN
Eğitimci, şair, yazar, folklor araştırmacısı.
Baba adı Ömer Lütfi annesininki Huriye’dir. İlk ve orta öğrenimini sıvasta tamamladıktan sonra erkek öğretmen okulunu bitirdi. Merzifon İrfan İlköğretim Okulu’nda öğretmenliğe başladı(1929-30). Yedi yıl süren öğretmenlik görevinden sonra Ankara Gazi Eğitim Enstitüsüne devam ederek türkçe bölümünden mezun oldu(1937). Sivas ve Ezincandaki memuriyetlerinden sonra emekliliğine kadar Eskişehir Anadolu Lisesinde öğretmenlik yaptı. Yazı hayatına ‘Şahlanan Yıldırım’ adlı şiiri ile İzmir’in Anadolu gazetesinde başladı(1929). Yanı sıra Hizmet, Ahenk, Yeni Asır, Halkın Sesi’nde de yazdı. Halk edebiyatına yönelerek saz şaairlerine ait metinler yayınlamaya başladı. Kızılırmak ve Ülke gazetelerinde başmakaleleri yayınlandı. Sivas’ta yazı işleri yönetiminide bizzat kendisinin üstlendiği Yayla dergisini çıkarmaya başladı. (1944\1-1946\45) kırk yılı aşkın yazı hayatını ömrünün son günlerine dek sürdürdü. Şaair Feyzullah Moral’ın kızı Edibe Hanım ile olan evliliğinden İnal Cem ve Ömer adlarında iki oğlu oldu.

Halk edebiyatı ve folklorla ilgili eserleri: Oğuz Destanı (1935), Büyük Halk ve Saz Şairi Emrah (1942), Sivas Folkloru (C.1-2,1941-1943), Aşık Ruhsati (1945), Sivas Şairleri (1948), Piribaba (1947), Terzibaba ve Erzincan Şairleri (1956), Halk Edebiyatında Yerme ve Güldürüler(1973)
Diğer eserleri:  Adsız Kitap (Hasan İzzettin Dinomo ile,1931) Ulusal Duyuşlar (1935), Atatürk Köyünde Uçak Günü (Piyes, 1936), Çocuklara Şiirler (1943), Sivas Kongresi (1945), Göllerin Musikisi (1949), Fatih Destanı (1955), Kurtulan Merzifon (1956), Öksüz Yusuf (hikayeler, 1958), Geçmiş Günler(şiirler,1960), Kader (Roman,1962), Ölümsüz Atamız (Şiirler,1963), Sivas Sultanı Kadı Burhanettin(1964), Duygu Dünyası ve Mevlana (1970), Eskişehir ve Uluları (1978), Ayet ve Hadislerin Işığında Ahlaki Sohbetler, Mesnevi’den Seçmeler.
OKURLARIMA
Hür doğdum, hür haykıran bir şairim ben ka’ri
İçli Duygularımın sonu yok, hududu yok.
Kanatlanan bir ruhum uçabilseydim bari,
Bedbin saymayın sakın, dertliyim, gözyaşım çok

Dinle ka’ri hicranın ezgilerini dinle,
Ruhun yanık bir kalbin seslerinde yıkansın
Başbaşa bulacaksın derdimi dertlerinle,
İçli kalbin şu gönül ezgileriyle yansın.


BENİM OLSAN
Ne dert kalır ne hüzün
Bir sudur akar zaman
Seni ilk gördüğüm gün
Dedim ah benim olsan

Yıl değil aylar geçti
Kavuşmak şimdi bir an
Kış geçti, bahar geçti
Dedim ah benim olsan

Yeter üzme, çabuk gel,
Uzamasın bu hicran
Bugünlerden çok evvel
Dedim ah benim olsan

Vali Ahmet Muammer Bey



  Vali Ahmet Muammer Bey
1874 yılında İstanbul’da doğdu dört yaşında Üsküdar’da ilköğretimine başladı. Babasının Rumeli şehirlerine atanması üzerine ortaöğretimini Üsküp’te tamamladı. Daha sonra Gümülcine’de Rüştiye’ye girdi. İstanbul’a dönüşünde Vefa idadisine başladı. Buradan mezun olduktan sonra 1896 yılında gerçekleştirilen yarışmada altıyüz öğrenci arasında iyi bir derece ile Mekteb-i Mülkiye’ye giriş sınavını kazanmıştır. 1899 yılında Mülkiye’yi bitirmiş ve aynı yıl içinde Sivas Maiyyet memurluğuna atanmıştır. Daha sonra derece derece kaymakamlık, mutasarrıflık ve valilik görevlerini ifa etmiştir. 1902 yılında Kangal Kaymakamlığına tayin edildi. Kangalda bulunduğu süre içinde bir hükümet konağı ve bir okul yaptırdı. Ayrıca kasabanın sokaklarını düzene sokarak hizmete açtırır. 1904 yılında Niksar Kaymakamlığına, ardından 1905 yılında Aziziye Kaymakamlığına atanır. Aziziye’de zarif ve büyük bir cami ile iki okul yaptırır.Çağlayan çevresini halkın dinlenmesi ve eğlenmesine elverişli bir duruma getirip, kasaba içinde birçok caddeler açtırır. 1907 yılında Vodine Kaymakamlığına atanır. 26 Ağustos 1909 tarihinde İkinci Meşrutiyet ile beraber Kayseri Mutasarrıflığına terfi eder. Ahmet :Muammer Bey iki dönem Kayseri’de Mutasarrıflık görevinde bulunmuştur. Haziran ayı 1911 yılı ortalarında Muammer Bey’in Adana Valiliğine tayin emri gelir , daha bir yılını tamamlamadan Ocak ayı içerisinde Konya Valiliğine atandığı bildirilir. 1913 yılında Sivas Valiliğine atanır ve üç sene bu görevde kalır. 1916 yılında yeniden Konya Valiliğine atanır. Burada gösterdiği başarılı hizmetten sonra mütarekede işgal kuvvetlerine boyun eğen hükümetin emri ile İstanbul’a alınır ve bir süre Bekirağa Bölüğünde tutulur. Oradan aynı duruma düşen diğer Türk büyükleri ile birlikte İngilizler tarafından Malta’ya götürülür. 1922 yılında yeniden Kayseri Mutasarrıflığına atanır. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin ikinci döneminde 1923 yılında Sivas’tan milletvekili seçilir ve Dahiliye Encümeni olarak görev yapar. 1927 yılında emekliye ayrılarak Kayseri’ye yerleşir. Kasım 1928’de Ahmet Muammer Bey  Kayseri’nin Endürlük köyünde sefalet ve hastalık içinde hayata gözlerini kapamıştır.
---------------------------------------------------------


Kaynak: Belgeler.com  

Hazırlayan: Zikrullah MUTLU

Muhsin YAZICIOĞLU

Muhsin YAZICIOĞLU
1954 yılında Sivas’ın Şarkışla ilçesine bağlı Elmalı köyünde doğdu. Babası Halil Bey, annesi  Fidan Hanım. İlkokulu Elmalı’da ukudu. Ortaokulu Şarkışla’da liseyi Sivas’ta bitirdi. 1980 yılında Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi’nden mezun oldu. Üniversitede cemiyetçilikle ilgilendi. Ülkü Ocakları Genel Başkanlığı yaptı 12 Eylül ihtilalinden sonra cezaevine girdi. 7 buçuk yıl hapis yattı. MÇP Genel Sekreter Yardımcılığı yaptı. 20 Ekim 1991 yılında RP,MÇP ve IDP’nin oluşturduğu ittifak bünyesinde milletvekili adayı oldu ve  Sivas’tan milletvekili seçildi. Yazıcıoğlu, 7 Temmuz 1992'de, içinde bulunduğu partinin siyasi anlayışıyla uyuşamadığı gerekçesiyle 5 milletvekili arkadaşı ile beraber MÇP'den ayrıldı. 29 Ocak 1993'te, MÇP' den ayrılan bir grup arkadaşı ile beraber Büyük Birlik Partisi'ni (BBP) kurdu ve partinin Genel Başkanı oldu. 24 Aralık 1995'te yapılan erken genel seçimlerinde ANAP-BBP ittifakından 20. Dönem Sivas milletvekili olarak yeniden parlamentoya giren Yazıcıoğlu, 28 Şubat 1996'da ANAP'tan istifa ederek, BBP'ye döndü.8 Ekim 2000 tarihindeki 4., 20 Temmuz 2003 tarihli 5. ve 30 Nisan 2006 tarihli 6. Olağan ve 15 Nisan 2007 tarihli 2. Olağanüstü Büyük Kurultaylarda yeniden genel başkan seçildi.22 Temmuz 2007 seçimlerinde Sivas'tan bağımsız milletvekili olarak TBMM'ye girdi ve seçimlerden önce bıraktığı BBP Genel Başkanlığına tekrar seçildi.
                                     HELİKOPTER KAZASI
25 Mart 2009 tarihinde, Kahramanmaraş mitinginden Yozgat-Yerköy mitingine hareket etmek üzere içinde bulunduğu helikopter bilinmeyen bir sebepten dolayı düştü. Helikopter düştükten sonra İHA muhabiri İsmail Güneş 112 Acil Servisi aramıştır. Bu konuşmada bacağının kırık olduğunu, helikopterde bulunanlardan sadece BBP Sivas il Başkanı Erhan Üstündağ'ın inlediğini, ne BBP Sivas il başkan yardımcısı Murat Çetinkaya ne de pilot Kaya İstektepe'den ses gelmediğini, Muhsin Yazıcıoğlu'nu ise göremediğini söylemiştir.  Bu konuşmalar İsmail Güneş'in son konuşması olmuştur. Kazadan 48 saat sonra helikopterin enkazı ve Muhsin Yazıcıoğlu dahil 6 kişinin naaşı arama ekipleri içerisinden 17 gönüllü civar köylüsü tarafından Sisne ve Kızılöz Köyleri arasındaki Keş Dağı Kuru Dere Kanlıçukur mevkiinde bulundu. Enkaz, 48 saat süren arama çalışmalarının yapıldığı bölgenin içerisinde değil 115 km uzağındaydı. 28 Mart 2009 tarihi ve saat 14:10'da BBP Genel Sekreteri Yalçın Topçu'nun yaptığı açıklamaya göre, BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu ve beraberindekiler vefat etmişlerdir. Kendisi daha önce on yedi defa trafik kazası geçirmişti ancak bunların hepsini hafif sıyrıklarla atlatmıştı. Muhsin Yazıcıoğlu'nun cenazesi ölümünden 6 gün sonra 31 Mart 2009 tarihinde Kocatepe Camii'nde düzenlendi. TBMM'deki törende Yazıcıoğlu'nun Türk bayrağına sarılı naaşının üzeri çiçeklerle süslendi. Cenaze törenine yaklaşık 700.000 kişi katıldı. Vasiyeti üzerine cenazesi, Taceddin Dergahı'na gömülmeyi vasiyet ettiği için bir bakanlar kurulu kararı çıkarılarak Mehmet Âkif Ersoy müzesi olarak kullanılan dergahın bahçesine defnedildi. Muhsin Yazıcıoğlu'nun ölümünün ardından memleketi Sivas'ta birçok parka ve caddeye ismi verildi. Amasya'da yapılan caddenin ismi Muhsin Yazıcıoğlu Caddesi olarak değiştirildi. Anadolu'nun birçok yerinde park, cadde ve vakıflara onun ismi verilerek kendisine duyulan sevgi ve saygı tekrar ifade edildi.
                                  
                                   ŞİİRLERİ


                               Üşüyorum

                    Bir coşku var içimde bu gün kıpır kıpır
                    Uzak çok uzak bir yerleri özlüyorum
                    Gözlerim parke parke taş duvarlarda
                    Açılıyor hayal pencerelerim
                    Hafif bir rüzgar gibi süzülüyorum
                    Kekik kokulu koyaklardan aşarak
                    Güvercinler ülkesinde dolaşıyor
                    Bir çeşme başı arıyorum
                    Yarpuzlar arasında kendimi bırakıp
                    Mis gibi nane kokuları arasında
                    Ruhumu dinlemek istiyorum
                    Zikre dalmış her şey
                    Güne gülümserken papatyalar
                    Dualar gibi yükselir ümitlerim
                    Güneşle kol kola kırlarda koşarak
                    Siz peygamber çiçekleri toplarken
                    Ben çeşme başında uzanmak istiyorum
                    Huzur dolu içimde
                    Ben sonsuzluğu düşünüyorum
                    Ey sonsuzluğun sahibi, sana ulaşmak istiyorum
                    Durun kapanmayın pencerelerim
                    Güneşimi kapatmayın
                    Beton çok soğuk, üşüyorum...



                                 DİKENİ GÜL EYLEMEK


                   “Gül diktiğin bahçede
                     Sana tuzak kurdular
                     Şerbet sunduğun tasta

                     Geri zehir verdiler “

                    “Sustum artık,
                      Zakilere bu yeter
                      Çok bağırdım
                      Dinleyen varsa eğer:

                      Gül bahçelerimi gör de
                      Baharımı anla”

                     “Bir elime güneş’ i,
                       Bir elime ay’ ı verseler;
                       İşte sana bu dünya,
                       Sonsuz nimet deseler
                       Vallahi vazgeçmem
                       Bana verilen şu Hak Dava’ dan,
                       Ya bu yolda can verip
                       Ya ‘Hedef’e varmadan”

                       Hazinenin anahtarını sana verdim
                       Belki sen ulaşırsın, biz ulaşamasak da 









                                                 SORULAR

                      Geçmişten geleceğe uzanan
                       Bir yolun neresindeyim ?
                       Daha hangi dağ ve engelli yollardan
                       Çıplak ayaklarla gideceğim ?

                       Bu gün bir son, yoksa bir başlangıç mı ?
                       Daha kaderin hangi çilesini öreceğim ?
                       Uzak uzak yollar, çizgi çizgi önümde,
                       Tercihi kader mi yapacak, ben mi vereceğim ?

                        Kanımı, göz yaşımı, istikbalimi, yıllarımı
                        Ben kimden isteyeceğim ?
                        Maznun mu, masum muyum ?
                        Hesabını Allah’a, Allah’a, Allah’a vereceğim.







 Kaynaklar:Sivas Meşhurları II  (İbrahim ASLANOĞLU), Vikipedi .
  
 Hazırlayan: Zikrullah MUTLU