İBRAHİM EREN AĞA
Saz şairi. (d.Sincan Bucağı/Divriği/1914-ö.7.7.1998). Babası Kömüoğulları’ndan Recep’tir. Bir yaşına girmeden, babası asker olup Doğu Cephesine sevk edildi. Bir daha da geri dönmedi. Yetim kalan beş kız, iki oğlanı annesi ve dayısı büyüttü. İlkokulu altı senede bitiren İbrahim, 14-15 yaşlarında iken çalgıya heves etti. Kışın boş zamanlarını saz ve keman çalarak geçiriyordu. Askerde jandarma sınıfına ayrılıp, onbaşı oldu ve Şile’nin Alaca Bucağı’nda karakol komutanlığı yaptı. Teskere alıp da eve dönünce, Diktaş Köyünden Nigar adındaki kızla evlendi. Ondört ay da ihtiyat askerliği yaptı. Uzun bir hastalığı müteakip ilk eşi öldü. 12 sene sonu Karyağdı köyünden Adile’yi aldı. Köyde yeteri kadar arazisi olmadığı için geçim sıkıntısı içindeydi. Zaman zaman bazı komşuları gibi İstanbul’a gitmeyi düşündü. Birgün evi barkı toparlayıp, kalkıp geldi. Bir dükkan açıp tam 12yıl saz ticareti yaptı.
Saz şairi. (d.Sincan Bucağı/Divriği/1914-ö.7.7.1998). Babası Kömüoğulları’ndan Recep’tir. Bir yaşına girmeden, babası asker olup Doğu Cephesine sevk edildi. Bir daha da geri dönmedi. Yetim kalan beş kız, iki oğlanı annesi ve dayısı büyüttü. İlkokulu altı senede bitiren İbrahim, 14-15 yaşlarında iken çalgıya heves etti. Kışın boş zamanlarını saz ve keman çalarak geçiriyordu. Askerde jandarma sınıfına ayrılıp, onbaşı oldu ve Şile’nin Alaca Bucağı’nda karakol komutanlığı yaptı. Teskere alıp da eve dönünce, Diktaş Köyünden Nigar adındaki kızla evlendi. Ondört ay da ihtiyat askerliği yaptı. Uzun bir hastalığı müteakip ilk eşi öldü. 12 sene sonu Karyağdı köyünden Adile’yi aldı. Köyde yeteri kadar arazisi olmadığı için geçim sıkıntısı içindeydi. Zaman zaman bazı komşuları gibi İstanbul’a gitmeyi düşündü. Birgün evi barkı toparlayıp, kalkıp geldi. Bir dükkan açıp tam 12yıl saz ticareti yaptı.
Ağa Eren, imalinde olduğu gibi, saz çalmanın da değerli bir ustasıydı. Muzaffer Sarısözen ondan çok türkü derledi. Bir kimse ne kadar dikkat ederse etsin parmaklarının hangi tele bastığını anlamakta zorlanırdı. Bir derleme esnasında güçlük çeken Sarısözen, “İbrahim senin parmakların puştluk ediyor.” demişti.
Dayısı Sincanlı (Divriği) kurbaniye özenmiş olmalı ki, o da şair. Kendi yazıp, yine kendi besteliyor. Halk arasında adı “Ağadayı”. Ağa mahlası bu sanın kısaltılmışı.
1
Hiç olmaz mı şu aşkıma bir derman
Yandı yürek kebap oldu elbette
Ol yardır aşıkın derdine derman
Artar bu yareler sönmez elbette
Aşığa her zaman maşuk gerektir
Maşuksuz aşığa her söz emektir
Var olan dünyada bir aynelhaktır
O sultana layık olur elbette
Aşıkın maşuka yalvarmak işi
Maşuksuz aşığın nerede işi
Maşuka yalvar ki bulasın eşi
Ağlar bu gözlerim çağlar elbette
Vur sazına söyle Ağa Eren’im
Canansız değilim yoktur gümanım
Yaremi emleyen odur dermanım
Fermanım ol yare bağlı elbette
Hazırlayan: Harun ULUDAĞ
Hazırlayan: Harun ULUDAĞ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder