16 Mayıs 2012 Çarşamba

AŞIK VEYSEL ŞATIROĞLU


Aşık Edebiyatının en ünlü ve önde gelen isimlerindendir. 1984 yılının güz aylarında Şarkışla ilçesinin Sivralan köyünde doğmuştur. Şatıroğulları sülalesindendir. Babası köyde Karacaahmet diye anılan Ahmet’tir. Annesinin adı da Gülizar’dır. Annesi onu koyundan gelirken tarlada doğurmuştur. Sol gözünü yedi yaşında bir çiçek hastalığında; ikinci gözünü ahırdaki öküzün boynuzunu vurması dolayısıyla kaybetmiştir. Çocukluğu ve gençliği köyde geçmiştir. 19-20 yaşlarındayken derin bir üzüntüye kapılmıştır. Çünkü akranları seferberlik dolayısıyla askere alınmış, kendisi ise kadınlarla ve yaşlı erkeklerle beraber bir köşede kalakalmıştır. Vatan hizmetinden mahrum kalmasına çok üzülmüş; teselliyi ancak sazında bulmuştur.
Veysel iki kere evlenmiştir. 1919’da evlendiği Elif’le 8 yıl evli kalmış, bu evlilikten iki çocuğu olmuştur. Oğlu on günlükken annesinin memesi ağzını tıkaması üzerine ölmüştür. 1921 yılı şubatında annesi Gülizar’ı sekiz ay sonra da babası Ahmet’i kaybetmiştir. Bütün bunlar yetmiyormuş gibi karısı Elif işlerine yardımcı olması için tuttukları yanaşmaları Kel Hüseyin ile gece vakti kaçmıştır. Veysel iki yaşına kadar kızına bakar ancak onuda kaybetmiştir.
Veysel ikinci evliliğini Gülizar ile yapmıştır(1928). Bu evlilikten de Zöhre Beşer, Ahmet, Hüseyin, Menekşe Süzer, Bahri, Zekine ve Hayriye Özer adlarında 7 çocuğu olmuştur. Hüseyin birkaç aylıkken eşi Gülizar ise 29 Ekim 1991 de vefaat etmiştir.
İki gözüde görmeyen aşık, günlerini babasının Ortaköy’deki Mustafa Abdal tekkesinde kendisine aldığı üç telli kırık sazla geçirmeye başlamıştır.
Yirmi yaşlarına geldiğinde artık iyi saz çalan, iyi usta malı şiir okuyan bir halk sanatçısı olmuştur. Önceleri çevre köylerde düğünlere gitmeye başlamıştır. Zamanla iki-üç aylık sürelerle Sivas, Tokat, Kayseri, ve Yozgat gibi illerin köylerine gitmiştir. Ahmet Kutsi Tecer’in, 5-7 Kasım 1931 tarihinde Sivas’ta yaptığı I. Sivas Halk Şairleri Bayramına katıldıktan sonra yıldızı parlamıştır. Bu arada, İstanbul’a gidip plaklar doldurmuş; radyoda konser vermiştir. Veysel’in İstanbul’da doldurduğu plaklar içinde XIX. Yüzyıl halk şairlerinden İğdecikliveli’nin Mecnun’um Leyla’mı Gördüm adlı türküsü ile kendisine ait olan Atatürk’e Ağıt adlı eseri çok ilgi görmüştür. İyi bir aylıkla Köy Enstitülerinde musiki öğretmenliği yapmıştır. Bu arada meşhur ‘Toprak’ şiirini yazmıştır.
1950 yılından sonra ünü yurdun dört bir yanına yayılan Veysel’e 13 Mayıs 1952 yılında İstanbul’da bir jübile yapılmıştır. Jübile dolayısıyla Ahmet Kutsi Tecer, Bedri Rahmi Eyüpoğlu, Eflatun Cem Güney ve Behçet Kemal Çağlar birer konuşma yapmıştır. Bir yıl sonra da Metin Erksan’ın yönetmenliğini yaptığı Karanlık Dünya adlı bir film çekilmiştir(1952).
Yıllarca çeşitli vesilelerle yurdun muhtelif yörelerinde düzenlenen programlara katılan Veysel, son konserini 15 Ağustos 1971 de Hacı Bektaş’ta vermiştir. Artık günden güne güçsüzleşmiş olan Veysel’in yapılan muayenesinde akciğer kanseri olduğu anlaşılmıştır. 21 Mart 1973’te bir nevruz sabahına doğru saat 3.30 da vefat etmiştir. Hakkında pek çok sanat çalışmaları yapılan Veysel’e 7. Aşık Veysel’e, 1965 yılında Tahsin Banguoğlu ve Aydın Bolak Bey’in gayretleriyle ‘Ana Dilimize ve Milli Birliğimize Yaptığı Hizmetler’ den dolayı TBMM tarafından özel bir kanunla vatani hizmet tertibinden 500 türk lirası maaş bağlanmıştır.
Şiirlerinde genellikle Veysel, bazen de Sefil Veysel ve Veysel Şatır gibi mahlaslar kullanmıştır. Veysel, bir şiiri hariç, bütün şiirlerini dörtlüklerle vücuda getirmiştir. En çok yarım kafiyeyi kullanmıştır. Şiirlerinde ağız özelliklerini muhafaza etmiştir.
Veysel, her ferdin düşüncesine, duygusuna, inancına ve dünya görüşüne yer vermiş birisi olarak şiirinde ‘Aşk, Taiatt, Fikri, Dert, Taşlama-Yergi-Eleştiri, Dini-Tasavvufi-Mistik, Milli, Kendisiyle İlgili, Ünlü Kişiler, Kuruluş-Tesis, Gurbet, Gönül, Yurt-Belde, Öğüt, Fanilik, Zümre’ gibi konuları ele almıştır. İşlediği konular göz önüne tutulduğunda Veysel’in dert, taiat, vatan-millet ve birlik şairi olduğunu söyleyebiliriz.



















GÜZELLİĞİN ON PAR’ETMEZ
Güzelliğin on par’etmez                                   
Bu bendeki aşk olmasa                                              
Eğlenecek yer bulamam                                              
Gönlümdeki köşk olmasa                                           

Tabirin sığmaz kaleme                                    
Derdin dermandır yareme                                           
İsmin yayılmaz aleme                                                  
Aşıklarda meşk olmasa                                              

Kim okurdu kim yazardı                                             
Bu düğümü kim çözerdi                                              
Koyun kurt ile gezerdi                                    
Fikir başka başk’olmasa                                            

Güzel yüzün görülmezdi
Bu aşk bende dirilmezdi
Güle kıymet verilmezdi
Aşuk ve maşuk olmasa

Senden aldım bu feryadı
Bu imiş dünyanın tadı
Anılmazdı Veysel adı
O sana aşık olmasa





KARDEŞİM

Beni hor görme kardeşim
Sen altınsın ben tunç muyum
Ayı vardan varolmuşuz
Sen gümüşsün ben saç mıyım

Ne var ise sende bende
Aynı varlık her bedende
Yarın mezara girende
Sen toksunda ben aç mıyım

Kimi molla kimi derviş
Allah bize neler vermiş
Kimi arı çiçek dermiş
Sen balsın da ben ceç miyim

Topraktandır cümle beden
Nefsini öldür ölmeden
Böyle emretmiş yaradan
Sen kalemsin ben uç muyum

Tabiata Veysel aşık
Topraktan olduk kardaşık
Aynı yolcuyuz yoldaşık
Sen yolcusun ben bac mıyım

KAYNAK:Sıvas Meşhurları I (İbrahim Aslanoğlu)
Sivas Halk Şairleri -V- ( Doğan KAYA),Editör: Taha Tuna KAYA
Hazırlayan: Yunus AÇIKGÖZ 

Hiç yorum yok: